30 Mayıs 2014 Cuma

Akşemseddin Kimdir

 

Akşemsettin (1389- 1459)
Akşemsettin, (1389/1390 Şam – 1459 Göynük) asıl adı ile Şeyh Muhammed Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biri ve çok yönlü Türk Bilim adamıdır. 
1389 yılında Şam’da doğmuştur. Daha sonra 7 yaşında babası Şerafeddin-i Hamza Şâmî ile çağımızda Samsun’a bağlı olan Kavak’a yerleşmişlerdir[1]. Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır. İstanbul’un manevi fatihi olarak da anılır. Saçının ve sakalının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı ‘Akşeyh’ veya ‘Akşemseddin’ adlarıyla meşhur olmuştur. Bazı el yazmalarında soyu, Ebu Bekir’e kadar ulaşır. İskilip’te çocuklarından Nurulhuda’nın türbesi ile diğer yakınlarının mezarları vardır. Evlik köyünde yer alan tek bir çivi çakılmadan yapılan camiyi onun yaptırdığı yazılıdır. Akşemsettin Amasya’da medreselerden eğitim aldıkatn sonra büyük üne kavuşmuştu. 
Akşemsettin, küçük yaşlardan itibaren bilime ve sanata karşı ilgi duydu. İlim tahsilini tamamladıktan sonra, Osmancık’da müderris oldu. Medrese öğrenimini zamanın büyük velisi Hacı Bayram-ı Veli’nin yanında tamamladıktan sonra seçkin bilginler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı. Başta İslami tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi.
Tıp alanında bulaşıcı hastalıklar üzerinde de önemli çalışmalar yaptı. Araştırmaları sonunda tıp ile ilgili Türkçe Maddet-ül Hayat ve Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün nuriyye adlı Tasavvuf Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat’ta geçen Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu zannetmek yanlıştır.Hastalıklar insandan insana gözle görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer cümle ile ilk mikrop teorilerinden birini ortaya atmıştır. Tarihte mikroorganizmalardan bahseden ilk kişidir. Ve Mikrobiyolojinin babası sayılmaktadır. Bilimler olmak üzere yazdığı kitapları, bilinen eserleridir.Tıp ile ilgili Akşemsettin’in asıl ünü, büyük veli, Hacı Bayram Veli ile tanışmasından sonra başlamıştı.
İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da II. Murat’ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmet’in hocalığına tayin edilmişti. İstanbul’un fethi sırasında büyük yararlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştu. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub’el Ensari’nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünya malına önem vermeyen Akşemsettin, Fatih Sultan Mehmet’in büyük saygı ve sevgisini kazanmıştı. Fatih Sultan Mehmet ile İstanbul’a girişleri daha sonra ünlü olacak bir hikâyeye dönüştü. 
İstanbul’a giriş 
Beyaz atına binmiş, ordusunun önünde giden Fatih Sultan Mehmet, yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani ile İstanbul’a giriyor. Türk Ordusunu karşılayan şehir halkı yol boyunca dizilmiş, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşıyor. 
Şehir ahalisi, beyaz sakalıyla, ağır duruşuyla Akşemsettin’i padişah sanıp çiçekleri ona sunmaya çalışıyorlar. Akşemsettin atını geri çekip göz ucuyla Fatih’i göstererek: 
“Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz”, demek istiyor. Fatih Sultan Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin’i göstererek: 
“Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim, ama o, benim hocamdır”, diyor ve ilk İstanbul’a Akşemseddin giriyor. Fatih Sultan Mehmet tarafından(1464) yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu ilinin, Göynük ilçesindedir. İstanbul’un fetih günü olan 29 Mayıs (mayısın son pazarı) tarihinde anma günleri düzenlenmektedir. 
Eserleri 
• Risalet-ün Nuriyye 
• Risale-i Zikrullah:200000000 
• Risale-i Şerh-i Ahval-i Hacı Bayram-ı Veli 
• Def’ü Metain 
• Makamat-ı Evliya (Velilerin Makamları) 
• Maddet-ül-Hayat (Hayat Maddesi) 
• Nasihatname-i Akşemsettin (Akşemsettin Nasihatnamesi) 
• Kitab-ül-Tıp (Tıp Kitabı) 
• Hall-i Müşkülat (Güçlüklerin Halli)

29 Mayıs 2014 Perşembe

Neptün Gezegeni

Neptün
Neptün, Güneş Sistemi'nin sekizinci ve Güneş'e en uzak gezegenidir. Adını Roma deniz tanrısı Neptunus'ten alan gezegen, çapına göre en büyük dördüncü, kütlesine göre ise en büyük üçüncü gezegendir.

  1. Yarıçap: 24.622 km
  2. Kütle: 102,4E24 kg (17,15 Dünya kütlesi)
  3. Yüzey alanı: 7.618.272.763 km²
  4. Keşif tarihi: 23 Eylül 1846
  5. Aylar: Triton, Nereid, Proteus

Uranüs Gezegeni

Uranüs
Uranüs Güneş Sisteminin Güneş'ten yakınlık sırasına göre 7. gezegenidir. Çap açısından Jüpiter ve Satürn'den sonra üçüncü, kütle açısından bu iki gezegen ve Neptün'ün ardından dördüncü sırada gelir.
  1. Yarıçap: 25.362 km
  2. Yüzey alanı: 8.083.079.690 km²
  3. Kütle: 86,81E24 kg (14,54 Dünya kütlesi)
  4. Keşif tarihi: 13 Mart 1781
  5. Kaşif: William Herschel

Satürn Gezegeni

Satürn Güneş Sisteminin Güneş'e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını yunan mitolojisindeki Kronos'tan alır.

  1. Yarıçap: 58.232 km
  2. Kütle: 568,3E24 kg (95,16 Dünya kütlesi)
  3. Yüzey alanı: 42.700.000.000 km²
  4. Güneşe uzaklığı: 1.433.000.000 km
  5. Yer çekimi: 10,44 m/s²

Jüpiter Gezegeni

Jüpiter Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni. Güneş'ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.

  1. Yarıçap: 69.911 km
  2. Kütle: 1,898E27 kg (317,8 Dünya kütlesi)
  3. Yüzey alanı: 61.418.738.571 km²
  4. Yer çekimi: 24,79 m/s²
  5. Güneşe uzaklığı: 778.500.000 km

25 Mayıs 2014 Pazar

Hacı Bektaş Veli Kimdir

http://www.resimlerleturkiye.com/?pnum=812&pt=Hacı Bektaş Veli Hayatı

Hacı Bektaş Veli Hayatı

XIII. yy.da yetişmiş ünlü bir düşünür ve gönül adamıdır.
Horasan’ın Nişabur kentinde doğmuştur. Annesi Hatem Hatun, babası Seyyit İbrahim Sani’dir. Ve her ikisi de Türk soyundandır.
Hacı Bektaş Veli’nin çeşitli kaynaklarda doğum ve ölüm tarihleri değişik gösterilmektedir.. Bazı kaynaklarda doğumu 1248, Anadolu’ya gelişi 1270-1280 yıllan arası, ölümü ise 1337 olarak, bazı kaynaklarda ise doğumu 1209, ölümü 1271 olarak yazılmaktadır.
Akılcılığa ve bilime inanan Hacı Bektaş Veli dürüst kişiliğe sahiptir. İlk eğitim ve öğrenimini Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi kültür ocağından alarak, çok sayıda bilim adamının yetiştiği Horasan’da engin bir bilgi birikimine ve geniş bir dünya görüşüne sahip olmuştur.
Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya gelişi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin siyasi, ekonomik ve kültürel düzenin bozulduğu, yönetimde bölünmelerin ortaya çıktığı bir devreye rastlamaktadır.
Hacı Bektaş Veli Kırşehir yöresindeki Suluca Karahöyük’e (Hacımköy) yerleşm iş, Orta Anadolu’yu dolaştıktan sonra Anadolu kültürünü, Anadolu insanının gelenek ve göreneklerini özümseyerek yeni bir bilim ve öğreti merkezi kurmuştur.
Burada çok sayıda öğrenci de yetiştiren ve yeniçeri ocağının da piri olarak bilinen Hacı Bektaş Veli Anadolu birliğinin sağlanmasına yardımcı olmuştur . Hacı Bektaş Veli, Türk dili ve kültürünün yabancı etkilerden ve her türlü yozlaşmalardan korunması çabalarını ömrü boyunca sürdürmüştür. Ortaya koymuş olduğu birleştirici ve yükseltici öğreti her türlü bağnazlıktan uzak, çağa uyan ilkeler haline gelmiştir. Hacı Bektaş Veli ibadet ve günlük yaşamda kadını erkeğin yanına almıştır. Güzel sanatlara sevecenlikle bakmış, Dergah’ta öğretisini yaşama geçirmiştir.
Makalat, Kitabu’l-Fevaid, Hacı Bektaş’ın Şathiyyesi ve Besmele Tesviri isimli eserlerinin olduğu bilinmektedir. Hacı Bektaş Veli’nin hayatı ve kerametlerini anlatan “Velâyetname” önemli bir eserdir.

Hacı Bektaş Veli’den Altın Sözler
* Ara. bul.
* İncinsen de, incitme.
* Kadınları okutunuz.
* Murada ermek sabır iledir
* Araştırma açık bir sınavdır.
* Eline, diline, beline sahip ol.
* Her ne araran, kendinde ara.
* Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.
* Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
* Marifet ehlinin ilk makamı edeptir.
* İnsanın cemali, sözünün güzelliğidir.
* Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayıznız.
* Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.
* İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
* Düsünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.
* Nebiler, veliler insanlığa Tanrı’nın hediyesidir.
* Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.
*  İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
* Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.

Mars Gezegeni

Mars veya Merih, Güneş Sistemi'nin Güneş'ten itibâren dördüncü gezegeni. Roma mitolojisindeki savaş tanrısı Mars'a ithâfen adlandırılmıştır. Yüzeyindeki yaygın demiroksitten dolayı kızılımsı bir görünüme sahip olduğu için Kızıl Gezegen de denir

  1. Yarıçap: 3.390 km
  2. Yer çekimi: 3,711 m/s²
  3. Kütle: 639E21 kg (0,107 Dünya kütlesi)
  4. Yüzey alanı: 144.798.500 km²
  5. Güneşe uzaklığı: 227.900.000 km



Dünya Gezegeni


Dünya eski adıyla Arz, 149 milyon km ile güneşe en yakın üçüncü gezegendir. Tek doğal uydusu bulunan dünyanın, çapı 12.756 km’dir. Güneşin etrafındaki dönüşünü 365 gün 5 saat 48 dakika ve 46 saniyede tamamlarken kendi eksenindeki dönüşünü ise 23 saat 56 dakika 4 saniyede tamamlar. Güneş etrafında dönmesi sonucu mevsimler, kendi etrafında dönmesi sonucun da ise gece ve gündüz oluşur. Dünya kutuplardan basık ekvatordan şişkin bir yapıya sahiptir buna “geoid” denir. Geoid şeklinin oluşmasında merkezkaç kuvveti etkili olmuştur. Dünya, yörüngesi üzerinde hareket ederken güneş ile arasındaki mesafe artar ve azalır. Güneş ile en yakın olduğu noktaya geldiğinde ortalama hızı 960 km/sn artar.
 Biz dünyanın dönüşünü hissetmeyiz çünkü dünya ile birlikte atmosfer de dönmektedir. Ortalama yüzey sıcaklığı 15 °C ‘dir ve atmosferinde Azot ve Oksijen olmak üzere iki temel gaz bulunmaktadır. Dünyanın yoğunluğu 5.52 gr/cm3 ‘tür. Dünyayı diğer gezegenlerden ayıran en büyük özellik ise evrende canlı bulunan yegane gezegen olmasıdır. Ayrıca hiçbir gezegen dünya benzeri bir atmosfere sahip değildir. Dünyaya uzaydan bakıldığında mavi renkte göründüğü için “mavi gezegen” olarak da adlandırılır. Dünyanın çekirdeği ise Demir-Nikel karışımı bir yapıya sahiptir bu nedenle dünya döndükçe mıknatıslanma oluşur.
Ay Uydusu: Güneş sistemindeki 3.476 km’lik çapı ile beşinci büyük doğal uydudur. Çapı dünyanın çapının %27'si kadardır. Yoğunluğu 3,31 gr/cm3 ‘tür. Ay’daki yer çekimini dünyadaki yerçekiminin 6'da 1'i kadardır. Bu nedenle dünya da 60 Kg ağırlığındaki bir madde Ay’da 10 Kg gelir. Ay’da atmosfer yoktur bu nedenle radyasyon gibi zararlı ışınlar ay yüzeyine direk temas edebildiği gibi göktaşları da herhangi bir engellemeye maruz kalmadan yüzeye ulaşabilir. Ay yüzeyinde sıcaklık 102 °C ‘ye çıkabildiği gibi gölgelerde -157 °C ‘ye kadar düşebilmektedir. Ay güneş ışınlarının sadece % 7'sini yansıtabilmektedir ancak dünyaya yakın olduğundan parlak görünür.


24 Mayıs 2014 Cumartesi

Venüs

Venüs, Güneş Sisteminde, Güneşe uzaklık bakımından ikinci sıradaki gezegen. Ayrıca Zühre, Çolpan veya Çoban Yıldızı olarak da bilinir. Bu gezegen adını Eski Roma tanrıçası Venüs'ten almıştır.

  1. Yarıçap: 6.052 km
  2. Yüzey alanı: 460.234.317 km²
  3. Kütle: 4,867E24 kg (0,815 Dünya kütlesi)
  4. Gün uzunluğu: 116 gün 18 saat 0 dakika
  5. Güneşe uzaklığı: 108.200.000 km
  6. Yer çekimi: 8,87 m/s²


Merkür (Utarit) Gezegeni

Merkür (Utarit), Güneş Sistemi'nin Güneş'e en yakın gezegenidir. Büyüklük açısından 8 gezegen arasından son sırayı alır. Adını Roma mitolojisinde ticaret ve yolculuk tanrısı ve tanrıların habercisi olarak bilinen Merkür'den alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Yer benzeri ya da 'kaya' yapılı gezegenler sınıfına girmektedir. Güneş'e yakınlığı nedeniyle yeryüzünden izlenmesi güçtür ve hakkında bilinenler sınırlıdır. Uydusu bulunmamaktadır.
Merkür, Güneş'e uzaklığı yaklaşık 46 milyon ile 70 milyon kilometre arasında değişen oldukça eliptik bir yörünge izler. Plüton'dan sonra Güneş Sistemi'nin gezegenleri arasında gözlenen en yüksek dışmerkezlik değerine sahip bu yörüngenin milyonlarca yıllık bir çevrim içinde zaman zaman daha da basıklaşarak dışmerkezlik derecesinin günümüzdeki 0,21'den 0,5 düzeyine dek yükselebildiği sanılmaktadır.

23 Mayıs 2014 Cuma

Gezegenlerin Güneşe Yakınlığına Göre Sıralanışı




 Uluslararası Gökbilim Birliği'nin (IAU), 1919 yılından bu yana kabul ettiği Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni, Güneş'e yakınlık sıralarına göre şunlardır:
1.                     Merkür
2.                     Venus
3.                     Dünya
4.                     Mars
5.                     Jupiter
6.                     Satürn
7.                     Uranüs
8.                     Neptün





22 Mayıs 2014 Perşembe

Sultânül-Ulemâ Bâhaeddin Veled Kimdir ?

Bahaeddin Veled, Mevlânâ'nın babası ve İslam dünyasının o dönemdeki en büyük bilginidir. Sultan-ı Ulema adı ile anılır. Anadolu Selçuklu sultanı Alâ-ed-Dîn Keykubat ile görüşmüştür. İslam Alimlerinin büyüklerindendir. Orta Asya-Türkistan'da yetişen en büyük İslam alimidir.
Moğol cengâverlerinin bir fırtına gibi İslâm Alemi üzerine gelmesi üzerine, ailesi ile Türkistan ülkesinden diyâr-ı Rum (doğu roma toprakları) denilen Anadolu'ya (Anatolia-yun.) göç etmiştir. Yolculuk sırasında büyük evliya ve büyük alim zatlar ile de görüşmüş ve sohbetlerine kavuşmuştur. Bu zatların en büyüğü, Şeyh-ûl Ekber Muhyîd-Dîn İbn-ûl Arabî'dir. Mevlânâ Muhammed Celâled-Dîn Belhî Rûmî'yi babasının ardıdan edeple yürüdüğünü görünce, hayret ve tebessüm ile "Sübhanallah! Bir okyanus bir denizin arkasında gidiyor" buyurmuşlardır.
Anadolu'da Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat Hak Fırkası (Fırka-i Naciye-Sünnilik)'nı koruyarak yayarken vefat etti. Hazreti Muhammed'i, gördüğü bir rüyada, kendilerine Allah'ın Sevgilisi tarafından Sultan-ül Ulema (Alimlerin-Bilginlerin Sultanı) diye unvan verilmiştir.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Radyatör Nedir ?

Radyatör,
 ısı eşanjörlerinin bazı tipleri için kullanılan genel bir terimdir. Radyatörler otomobil, binalar ve elektronikte kullanılırlar.

Binalarda kullanılan radyatörler

Binalarda, radyatör bir ısıtma aleti olarak kullanılır. Bir kazanda ısıtılarak pompalanan sıcak sudan aldığı ısıyı ortama iletir. Radyatörler, ısı transferini konveksiyon yolu ile yaparlar.

konveksiyon nedir ?

konveksiyon

  1. Isı yayımı.
  2. Hareket eden gaz veya sıvı ile ısının bir yerden diğer yere taşınması. Doğal konveksiyon, sıcaklık farklarından oluşan yoğunluk farkları dolayısı ile oluşur. Sonuçta sıcak hava soğuk havadan daha az yoğundur; sıcak hava soğuk havaya göre yukarıya hareket eder.
  3. Canlıların vücuduyla temas h
  4. Bir maddenin kütlesel hareketleriyle sağlanan ısı aktarımı.

ISININ YAYILMA YOLLARI



ISININ YAYILMA YOLLARI

 Isı Nasıl Yayılır?
Isı ocaktaki alevden tencereye nasıl taşınır? Isının kalorifer radyatöründe yayılma şekliyle oda içindeki havada yayılma şekli aynı mıdır?
Kömür sobasının ısıyı yayma şekliyle infrared ısıtıcının yayma şekli arasındaki fark nedir? Güneşli ancak soğuk bir günde park halindeki otomobilin için nasıl ısınır? Yazın açık renkli, kışın koyu renkli kıyafetler giymemizin ısınmamızda bir ilgisi var mıdır? Tüm maddelerin ısı iletkenliği aynı mıdır?
Isının yayılma yollarını öğrenirken bu soruların cevaplarını bulacağız. Isı maddelerde iletişim, ışıma ve konveksiyon olmak üzere üç farklı şekilde yayılır.

Isının İletim Yoluyla Yayılması

Metal bir kaşık çanak kısmından tutularak sapı mum alevinde ısıtılırsa bir süre sonra el ile tutularak çanak kısmının elinizi yakabilecek kadar sıcaklığı artar.
Benzer şekilde ocak üzerine konulan çaydanlığın her yeri bir süre sonra tutamayacak kadar sıcak olur.
Sapı mum alevinde ısıtılan kaşığın taneciklerini düşünürsek, mum alevinden ısı enerjisi alan tanecikler çok hızlı hareket eder. Ancak metal kaşık katı olduğu için tanecikler yerini değiştiremez. Sadece bulundukları yerde titreşim hareketi yaparlar. Hızla titreşen bu tanecikler yanlarındaki taneciklere çarparak onların titreşim hızını arttırır. Böylece metal kaşık boyunca her bir tanecik yanındaki taneciklere çarpıp titreşim hızını artırarak, ısı enerjisinin kaşığın sap kısmından çanak kısmına kadar ulaşmasını sağlar. Isının bu şekilde taneciklerin birbirine çarpması ile aktarılmasına ısının iletim yoluyla yayılması denir. Katıların tanecikleri yerlerini değiştiremezler. Bu nedenle katı maddelerde ısı tanecikten taneciğe enerjinin aktarılması yoluyla yayılır.
 Katı, sıvı ve gaz maddelerinin tanecikleri titreşim hareketi yapar. Bundan dolayı ısının iletimle yayılması katı, sıvı ve gaz maddelerin hepsinde gerçekleşir. Katıları oluşturan tanecikler birbirine oldukça yakın olduğundan titreşim hareketi sırasında birbirlerine çarpma oranları oldukça fazla olur. Bu da ısının iletimle yayılması hızlandırır. Sıvı ve gazlarda ise tanecikler birbirinden oldukça uzaktır. Tanecikler birbirinden uzaklaştıkça titreşim hareketi ile ısının iletilmesi ve ısının iletimle yayılması zorlaşır.

Isının iletimle yayılma hızı tüm katılarda aynı mıdır? Metal bir kaşıkla plastik bir kaşık ısıyı aynı hızla mı iletir? Neden tencereler metalden yapılırken sapları plastikten yapılır? Yemek pişirirken tahta kaşık kullanılması ne gibi bir fayda sağlar?
Her maddenin ısı iletkenliğinin farklı olması maddeleri oluşturan tanecikler arasındaki boşluklarla ilgilidir. Maddeyi oluşturan tanecikler birbirine ne kadar yakınsa maddenin ısıyı iletme hızı o kadar fazladır. Tanecikler birbirinden ne kadar uzaksa maddenin ısıyı iletme hızı o kadar azdır.
Tahta kaşığı oluşturan tanecikler birbirine uzak olduğu için ısının yayılma hızı düşüktür. Metal kaşığı oluşturan tanecikler birbirine yakın olduğu için ısının yayılma hızı yüksektir.
Isıyı iyi ileten maddelere ısı iletkeni, ısıyı iyi iletmeyen maddelere ısı yalıtkanı denir. Tanecikleri düzenli ve sıkı ir şekilde dizili olduğu içi metaller ısı iletkenidir. Saman, tahta, plastik, beton gibi maddeler ısı yalıtkanıdır. Isı yalıtkanı maddeler de ısıyı iletir. Ancak ısı yalıtkanlarının ilettiği ısı miktarı, aynı sürede ısı iletkeni maddelerin ilettiği ısı miktarından çok azdır.
Isı iletkeni maddeler ısının hızlı iletilmesinin istendiği durumlarda kullanılır. Tencere, soba, kalorifer radyatörü gibi araçlar ısı iletkenlerinden yapılır. Isının iletilmesinin istenmediği durumlarda ısı yalıtkanı maddeler kullanılır. Tencere kulpları, pencere çerçeveleri, yemek paketlemede kullanılan köpük kutular ısı yalıtkanı maddelerden yapılır.

Isının Işıma Yoluyla Yayılması

 Isının ışınlar yoluyla yayılmasına ışıma denir. Güneş ışığı altında bekletilen suyun ısınması ve mumun alevine yaklaştığımız parmağımızın ısınması ısının, ışıma yoluyla yayılmasına örnek verilebilir. Mikrodalga fırınlarında elektrik ampullerinde ısının büyük bölümü ışıma yoluyla yayılır. Her madde ışıma yoluyla ısı yayar ve bu ışıma her yönde olur. Işıma, ısının boşlukta ve saydam ortamlarda yayılma şeklidir.
Isının ışıma yoluyla yayılması için doğrudan temas gerekli değildir. Bunu basit bir deneyle gösterebiliriz. Dikdörtgen şeklindeki bir cam, yanmayan bir ampulün 8 cm uzağına oyun hamurları ile sabitlenir. Camın arka tarafına 3cm uzağına camla aynı büyüklükte olan bir karton parçası ve yine oyun hamuruyla sabitlenir.
Daha sonra ampul yakılır ve bir süre beklenir. Bu süre sonunda karton parçası ve cama dokunulduğunda her ikisinin de ısındığı ancak karton parçasının camdan daha sıcak olduğu hissedilir. Ampul karton parçasına doğrudan temas etmemesine rağmen ışınlar havada ve camda yayılarak kartona ulaşır.
Böylece hem cam hem de karton parçasına ısı aktarılmış olur. Karton parçasının daha sıcak olmasının nedeni; saydam bir madde olan camın ışınları çoğunu geçirmesidir.
Güneş’ten yayılan ışınlar Uzay boşluğundan hareket ederek ışıma yoluyla Dünya’ya gelir. Boşlukta maddeleri oluşturan tanecikler bulunmadığından Güneş ışınları Dünya’ya çok kısa sürede ulaşır.
Dünya’da gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı en fazla 10-15 derece olur. Dünyada gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının fazla olmasının sebebi Dünya’nın atmosferinin olmasıdır. Atmosferi olmayan gezegen ve uydularda gece ve gündüz sıcaklıkları arasındaki fark oldukça fazladır. Atmosfer güneş ışınlarının bir kısmını yeryüzüne ulaştırırken bir kısmının yeryüzüne ulaşmasını engeller. Bundan dolayı dünya çok sıcak olmaz. Ayrıca atmosferi oluşturan gazlar, yeryüzünün yaydığı görünmez ışınların Uzay’a yayılmasını engelleyen bir perde oluşturur. Atmosfer güneş ışınlarının bir kısmının yeryüzüne ulaşmasına izin verirken, yeryüzüne ulaşan ışınların bir kısmının da dışarı çıkmasını engeller. Buna sera etkisi adı verilir. Atmosferin bu özelliği sayesinde dünya, canlıların yaşaması için elverişli sıcaklığa ulaşmış olur. Ancak son yıllarda özellikle fosil yakıtların kullanımının artmasıyla, atmosferdeki sera gazlarının miktarı artmıştır. Bu durumun devam etmesi normalden daha fazla Dünyanın normalden daha fazla ısınmasına, buzulların erimesine ve iklimlerin değişmesine yol açacaktır.
Bazı maddeler üzerine düşen ışınların çoğunu tutarken, bazıları ışınların çoğunu yansıtır. Parlak ve pürüzsüz yüzeyler ışınların çoğunu yansıtırken, koyu renkli ve pürüzlü yüzeyler ışınların çoğunu tutarak ısınırlar. Bir maddenin üzerine düşen ışınları tutarak ısıya dönüştürülmesine soğurma denir. Koyu renkli yüzeylerin ışınların çoğunu soğurur, açık renkli yüzeylerin ışınları çoğunu yansıtır. Bunu basit bir deneyle gözlemleye biliriz.
Eşit büyüklükteki iki kartondan biri siyah, diğeri beyaz fon kâğıdı ile kaplanır. Bu kartonların kaplanmamış yüzeylerinin ortasına mum yardımıyla madeni para yapıştırılır. Kartonlar dik konumda bir araya getirilir. Kartonların iç yüzeylerinin arasına, kartonlara eşit uzaklıkta olacak şekilde yanan bir mum yerleştirilerek bir süre beklenir. Bu süre sonunda siyah kartonun arka yüzündeki paranın daha önce düştüğü görülür.
Siyah renkli karton daha fazla ışın soğurduğu için daha fazla ısınmıştır. Madeni parayı tutan mum siyah renkli kartonda daha çabuk erimiş ve siyah kartonda madeni para daha çabuk düşmüştür.
Koyu renklerin ışığı daha fazla soğurmasından yararlanmak amacıyla kışın koyu renkli kıyafetler giyeriz. Böylece güneş ışınlarını daha fazla soğuran giysilerimiz bizi daha sıcak tutar. Yazın açık renkleri tercih ettiğimizde ise güneş ışığını daha fazla yansıtan kıyafetlerimiz bizi serin tutar.
Parlak yüzeyler ışınları büyük oranda yansıtırlar. Bu nedenle bu tür yüzeyler yalıtım amaçlı kullanılır. Örneğin, termosların iç yüzeyi, ışınları yansıtması için genellikle gümüş ile kaplanır. Şekilde de görüldüğü gibi, termosa sıcak su konulduğunda, sudan yayılan ışınlar termosun parlak ve yansıtıcı iç yüzeyine çarparak suya geri döner. Bazı termosların dış yüzeyi de yansıtıcıdır. Bu termoslara dışarıdan gelen ısı ışınları, termos dışındaki yüzey tarafından yansıtılır. Yansıtıcı yüzeylerin ısı yalıtımı sağlaması için ayna cepheli binalar yapılır. İtfaiyecilerin giysilerinin parlak olması yangın sırasında etrafa yayılan ısı ışınlarından itfaiyecileri korur.

Isının Konveksiyon İle Yayılması

Sıvı  ve  gazların tanecikleri arasındaki katılara göre oldukça fazladır. Bundan dolayı sıvı ve gazlarda ısının iletimle yayılmasının oldukça yavaş gerçekleştiğini biliyoruz. Sıvı ve gazların bir başka özelliği de, taneciklerinin titreşim hareketlerinin yanı sıra öteleme hareketi de yapabilmesidir. Katıların tanecikleri bulundukları yeri değiştirmeden sadece titreşim hareketi yaparken sıvı ve gazların tanecikleri titreşim hareketiyle birlikte öteleme hareketi de yaparak bulundukları yeri değiştirebilirler. Bu özellik sıvı ve gaz maddelerin içinde hareketli taneciklerin oluşturduğu madde akınları meydana getirir. Sıvı ve gazlarda ısı, sıcaklığı artan taneciklerin madde içindeki hareketi ile yayılır. Peki bu hareket gözlemlenebilir mi?
Ocak üzerine konulmuş bir çaydanlık suyu düşünelim. Çaydanlık alttan ısıtıldığı için alttaki taneciklerin sıcaklığı artar. Sıcaklığı artan suyun yoğunluğu azaldığı için yukarı doğru hareket eder.Bu taneciklerden boşalan yere yukarıdan soğuk tanecikler gelir.Onlar da ısı alarak sıcaklıkları arttığında yukarı doğru hareket eder. Böylece çaydanlık içinde sıcak ve soğuk taneciklerin sürekli yer değiştirmesine neden olan madde akımları oluşur. Isının bu şekilde yayılmasına konveksiyon yolu ile yayılma denir.
Konveksiyon yolu ile y ayılma gazlar da görülür. Sıcaklığı artan havanın yoğunluğu azalır. Yoğunluğu azalan hava yukarı doğru yükselir. Sıcak hava balonları bu şekilde havada yükselir. Balon içindeki hava ısıtıcı yoluyla ısıtıldığında balonun içindeki havanın yoğunluğu azalacağı için balon yukarı doğru hareket eder. Atmosferde de ısı benzer şekilde yayılır. Güneşin ışıma yoluyla ısı yaydığını biliyoruz. Bu ışınlar cam gibi, atmosferi de ısıtmaz. Ancak güneş ışınları yeryüzünü ısıtır. Isınan yeryüzü aynı bir ocağın tenceredeki suyu ısıtması gibi atmosferi ısıtır. Sıcak olan yeryüzü üzerindeki hava taneciklerinin sıcaklığı artar. Sıcaklığı artan hava yoğunluğu azaldığı için yukarı doğru hareket eder. Bu taneciklerden boşalan yere yukarıdan soğuk tanecikler gelir. Böylelikle atmosferde ısı, konveksiyon yoluyla yayılır.
Isının konveksiyonla yayılması katılarda gerçekleşmez. Çünkü katıları oluşturan tanecikler bulundukları yeri değiştiremez. Konveksiyon yoluyla ısının yayılması sıvı ve gazlarda gerçekleşir.
Ocaktaki bir tencere suyun ısıtılması sırasında ısı ocaktan metal tencereye daha çok ışıma yoluyla aktarılır. Metal tencerenin kulpları ve diğer yerlerine ısı iletim yoluyla taşınır. Tencere içindeki su da ise ısı konveksiyon yoluyla dağılır. Yanan bir ateşin yanında elinizi tutarsanız eliniz ışıma yoluyla ısınır. Elinizi ateşin üzerine tutarsanız eliniz hem ışıma hem de konveksiyon yoluyla ısınır. Ateşin üzerine tutulan bir demir çubuk ta ısı iletim yoluyla ilerler.